25 Temmuz 2012 Çarşamba

Her zaman aynı camın önünde otururdu. Sadece kafası göründüğü için bilemezdik uzun mu kısa mı zayıf mı şişman mı? Yüzünde derin izler vardı sanki mumyalanmış gibi hiçbir mimiği oynamaz gülmez konuşmaz sadece bizi izlerdi. Yüzündeki kırışıklardan anlardık ki hayatından her geçen bir kazma sallamış derinliklerine.Gözleri alnının eziyetine dayanamayıp kaşlarının altında kaybolmuş. Sanki kullanılmayan cama yapıştırılan gazete kağıdı gibi öyle sabit durur gözlerini bir noktaya diker ve bakardı. Topla oynarken korkardım ya cama gelirse diye sanki evde oynayıp bir vazoyu kırmaktan korkar gibi. Arada eve giren çıkanlar olurdu. Çok isterdim bende bi girip bakayım.

1 yorum:

  1. Fahriye ablaya asik olmus cocugun hikayesine benzettim. Cok guzel...

    YanıtlaSil