4 Ağustos 2012 Cumartesi

Yalnızlığım

Kimim kimsem
Eşim dostum yalnızlığım
Çayımın şekeri sigaramım kolası
Sahurum iftarım
Yaşandıkça tükenmeyen
Doldurmaya çalıştıkça boşalan
Kabulümsün artık
Senle inatlaşmıycam
Gelbarışalım
Bu kadar bana yakın kim var senden başka
Kimbilir belki zamanla severim bile seni
Söz vermiyorum ha
Ama deniycem
Madem ki ısrarla benimlesin herkes gitse sen kalıyosun
Gel bakalım başımın belası
Tacım  olmasan da gel
Ama sende beni esirin etme olur mu

Bas

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Her zaman aynı camın önünde otururdu. Sadece kafası göründüğü için bilemezdik uzun mu kısa mı zayıf mı şişman mı? Yüzünde derin izler vardı sanki mumyalanmış gibi hiçbir mimiği oynamaz gülmez konuşmaz sadece bizi izlerdi. Yüzündeki kırışıklardan anlardık ki hayatından her geçen bir kazma sallamış derinliklerine.Gözleri alnının eziyetine dayanamayıp kaşlarının altında kaybolmuş. Sanki kullanılmayan cama yapıştırılan gazete kağıdı gibi öyle sabit durur gözlerini bir noktaya diker ve bakardı. Topla oynarken korkardım ya cama gelirse diye sanki evde oynayıp bir vazoyu kırmaktan korkar gibi. Arada eve giren çıkanlar olurdu. Çok isterdim bende bi girip bakayım.

29 Haziran 2012 Cuma

Blogum hayirli ola...

Hep yazmak istedim. Meger bir yolu varmis. Herseyi icimden geldigince paylasmak dilegiyle...